Ceza hukuku, suç ve ceza kavramlarını inceleyen bir kamu hukuku dalıdır. Bu hukuk dalı, "genel ceza hukuku" ve "özel ceza hukuku" olmak üzere iki ana başlık altında incelenir. Bu başlıklar "ceza genel" ve "ceza özel" olarak da ifade edilmektedir.
Genel ceza hukuku, suç kavramının maddi ve manevi unsurlarını, suç tanımını, ceza hukuku ilkelerini, suç işlenmesini ortadan kaldıran veya cezayı azaltan nedenleri ele alır. Bu bölüm, bütün suçlar için geçerli olan genel ilke ve teorilere odaklanır. Ceza hukuku kurallarının temelini oluşturan bu unsurlar, hukukun suç kavramına yönelik anlayışını şekillendirir ve ceza adaletinin uygulanmasında yol gösterici olur.
Özel ceza hukuku ise, ülke yasalarına göre suç sayılan eylemleri, bu suçların kapsamını, sınırlarını ve birbiriyle olan farklarını kapsar. Bu bölümde ayrıca, belirlenen suçlara öngörülen cezalar da yer alır. Yani, hangi eylemlerin kanunen suç teşkil ettiğini ve bu suçlar için ne tür cezaların uygulanacağını düzenler.
Ceza hukukunun bu iki bölümü, birlikte, bireylerin toplumsal düzen içerisinde haklarını korumak ve suç işleyenlerin hukuki sonuçlarla karşı karşıya kalmasını sağlamak adına önemli bir yapı oluşturur.
Baltalı Hukuk Bürosu, alanında uzman kadrosu ile ceza hukuku alanında çeşitli davalar ve işlerde profesyonel hizmet sunmaktadır. Özellikle suç duyurusu, cinsel taciz suçu, dolandırıcılık suçu, kasten veya taksirle adam öldürme ve yaralama, hırsızlık suçu gibi ceza davalarının takibi konularında deneyimli bir avukat ekibine sahip olan büro, müvekkillerine başarılı ve güvenilir bir danışmanlık hizmeti sağlamaktadır. Ayrıca Baltalı Hukuk Bürosu, müvekkillerine her daim bilgi akışı sunarak, mahkeme nezdinde temsil ve savunma hizmetleri veren uzman avukat kadrosu ile etkin çözümler sunmaktadır.
Ceza hukuku, suç teşkil eden olayları inceleyerek bunları belirli yaptırımlarla hükme bağlayan bir hukuk dalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtildiği üzere, suçların tanımı ve cezaların miktarı kanunda yer almalıdır. Bu, suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi olarak adlandırılır. Kanunda yer almayan bir suçtan dolayı kimse cezalandırılamaz ve kanunda öngörülenden daha fazla ceza verilemez.
Tarih boyunca, toplumlar insanın şahıs veya mal varlığına yönelik ya da devletin devamlılığına karşı yapılan eylemler için belirli cezalar öngörmüştür. Bu süreçte, cezalar kısas ve diyet gibi yaptırımlardan, günümüzde hürriyeti bağlayıcı ceza, güvenlik tedbirleri ve adli para cezası gibi modern yaptırımlara evrilmiştir. Suç ve cezalara ilişkin bu dönüşümle birlikte temel ilkeler belirlenmiş ve anayasalar, kanunlar ve uluslararası sözleşmeler bu ilkeler doğrultusunda şekillenmiştir. Ceza hukukunun temel ilkeleri şu şekildedir:
Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi
Bu ilkeye göre, suç teşkil eden eylem ve bu eyleme karşılık olarak verilecek ceza kanuni olmalıdır. Yani, suç ve suça karşı öngörülen cezanın kanunda açıkça yer alması gerekmektedir. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasında bu husus “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Suçta ve Cezada Kusur İlkesi
Kişinin cezalandırılabilmesi için isnat yeteneğine sahip olması gereklidir. İsnat yeteneği olmayan bir kişi suç teşkil eden bir eylemi gerçekleştirse bile ceza almaz. Örneğin, akıl hastaları ve 12 yaşından küçük çocuklar bu kapsamda değerlendirilir. 12-18 yaş arası kişiler için ise cezai sorumluluk belirli oranlarda azaltılır.
Suç ve Cezanın Şahsiliği İlkesi
Bu ilke, suçun ve buna karşılık verilen cezanın şahsi olduğunu ifade eder. Kimse, işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırılamaz ve başkasının işlediği suçtan dolayı sorumlu tutulamaz.
Belirlilik İlkesi
Suç teşkil eden eylemlerin cezalandırılabilmesi için yalnızca kanuni olmaları yeterli değildir; bu suçların ve verilecek cezaların kanunda açıkça tanımlanmış olması gerekir. Suçun basit ve nitelikli halleri ve karşılığı olan cezalar net bir şekilde belirtilmelidir.
Kıyas Yasağı
Kıyas, kanunda suç olarak tanımlanmamış bir fiilin, benzer başka bir suç kapsamında değerlendirilmesi anlamına gelir. Ancak, ceza hukukunda bu durum yasaktır. Kanunda açıkça ifade edilmemiş bir eylem suç sayılmaz ve bu eylem için ceza verilemez.
Türk Ceza Hukuku’nun genel hükümleri, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 1. ile 75. maddeleri arasında yer alır. Bu hükümler, ceza hukukunun temel yapısını ve uygulama esaslarını belirler. İşte, ceza hukukunun genel hükümleri ve bunların kısa açıklamaları:
Zaman Bakımından Uygulama
Ceza hukuku kurallarının, kanunun yürürlüğe giriş tarihinden itibaren geçerli olmasıdır. Bir suç işlendiği tarihte yürürlükte olan kanun uygulanır. Ancak, sanığın lehine olan kanun hükümleri geçmişe etkili olabilir.
Yer Bakımından Uygulama
Türk Ceza Kanunu’nun hangi yerlerde geçerli olacağını belirtir. Kanuna göre, suçun Türkiye sınırları içinde işlenmesi durumunda Türk ceza kanunları uygulanır. Ayrıca, belirli koşullarda yurtdışında işlenen bazı suçlar için de Türkiye’de yargılama yapılabilir.
Kişi Bakımından Uygulama
Bu ilke, suç ve ceza kanunlarının kimlere uygulanacağını belirler. Devlet başkanı ve diplomatik dokunulmazlığı bulunan kişiler bu kapsamda özel duruma sahiptirler. Ancak bu kişiler, belirli usullerle ve belirli koşullar altında yargılanabilirler.
Suçun Manevi Unsurları
Bir suçun oluşabilmesi için kişinin kasıt veya taksirle hareket etmesi gerekir. Suçun manevi unsurları, failin suçlu bulunmasında önemli rol oynar.
Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler
Ceza sorumluluğunu tamamen kaldıran veya azaltan durumlar, suçu işleyen kişinin cezalandırılmamasına veya cezasında indirime gidilmesine neden olur. Bu durumlar arasında zorunluluk hali, meşru savunma, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, kusur yeteneğinin olmaması gibi sebepler yer alır.
Teşebbüs
Failin, suç işlemek amacıyla hareket etmeye başlamış olmasına rağmen, suçu tamamlayamaması durumunda söz konusu olur. Teşebbüs aşamasında kalmış suçlar, tam olarak işlenmiş suçlara göre daha düşük cezalarla sonuçlanır.
İştirak
Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halidir. Ceza Kanunu, suça iştirak eden kişiler arasında müşterek fail, azmettiren, yardım eden gibi farklı rollere göre ayrım yapar.
İçtima
Suçların birleşmesi anlamına gelir. Bir fiille birden fazla suç işlenmesi ya da aynı kişiye birden fazla suçun yüklenmesi gibi durumlar ceza hukuku açısından içtima konusu olur.
Cezalar
Ceza Kanunu’nda yer alan cezalar, failin suç işleme niteliğine ve suçun ağırlığına göre belirlenir. Başlıca cezalar şu şekildedir:
Cezanın Belirlenmesi
Mahkeme, suça konu olayın özelliklerine ve failin durumuna göre kanunda öngörülen ceza sınırları içerisinde bir ceza belirler. Cezanın belirlenmesinde, suçun işleniş şekli, suçun fail üzerindeki etkisi, mağdur üzerindeki etkiler, failin pişmanlık durumu gibi hususlar dikkate alınır.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre, bazı suçların soruşturulması şikâyete bağlı iken, bazı suçlar için savcılık tarafından re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatılabilir. Şikâyete tabi suçlarda, mağdur veya müşteki (şikâyetçi), suçu öğrendikten sonra ilgili kolluk kuvvetlerine başvurabilir veya doğrudan Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunabilir. Ancak, suçun hukuki unsurlarının belirlenmesi, suçun nitelikli hali olup olmadığının tespit edilmesi gibi karmaşık konular nedeniyle, bu süreçte bir avukattan hukuki destek almak faydalı olacaktır.
Ceza davası açma süreci birkaç aşamadan oluşur:
Suç Duyurusu
Müşteki, suç duyurusunu kolluk kuvvetlerine (polis veya jandarma) ya da doğrudan Cumhuriyet Savcılığı’na yapabilir. Suç duyurusunda bulunan kişi, şikâyet konusu olayı ve delillerini sunar. Bu aşamada, delillerin eksiksiz ve doğru şekilde toplanması önemlidir. Bu nedenle bir avukat aracılığı ile suç duyurusunda bulunulması, sürecin daha sağlıklı ilerlemesini sağlar.
Soruşturma Aşaması
Savcı, suç duyurusu üzerine soruşturma başlatır ve olayın detaylı bir incelemesini yapar. Bu aşamada savcı, olay yerine giderek inceleme yapabilir, tanıkları dinleyebilir, delil toplayabilir ve şüpheliyi ifade vermeye çağırabilir.
Kovuşturma Aşaması
Savcının hazırladığı iddianame, ilgili ceza mahkemesine sunulduktan sonra kovuşturma aşaması başlar. Mahkeme, iddianameyi kabul ederse, davanın duruşmaları yapılır ve mahkeme süreci başlar. Şüpheli, sanık sıfatıyla yargılanmaya başlanır. Mahkemede sunulan deliller, tanık beyanları ve savunmalar sonucunda mahkeme bir karar verir.
Önemli Not: Ceza davası açma süreci ve dava işlemleri hukuki bilgi ve uzmanlık gerektirir. Bu nedenle, özellikle karmaşık suçlarda bir ceza hukuku avukatından destek almak, hak kaybı yaşanmaması adına büyük önem taşır.
Ceza davalarının açılması ve takibi, titizlik ve hukuki bilgi gerektiren bir süreçtir. Baltalı Hukuk Bürosu, İstanbul’da deneyimli avukat kadrosuyla bu süreçte müvekkillerine danışmanlık ve temsil hizmeti sunmaktadır.
Ceza davalarına bakmakla görevli mahkemeler, suçun niteliği ve suç karşılığında öngörülen cezanın miktarına göre değişiklik gösterir. Türk yargı sisteminde ceza davalarına bakan temel mahkemeler Sulh Ceza Hakimlikleri, Asliye Ceza Mahkemeleri ve Ağır Ceza Mahkemeleridir. Görevli mahkemelerin belirlenmesi, 5235 Sayılı Kanun’da detaylandırılmıştır.
Sulh Ceza Hakimlikleri, daha çok soruşturma aşamasında görevli olup, genellikle koruma tedbirlerine yönelik kararlar almakla yetkilidir. Arama kararları, yakalama, gözaltı, tutuklama, adli kontrol kararları, telefon dinleme ve el koyma gibi işlemler bu mahkemeler tarafından yapılır. Ayrıca, kabahat niteliğindeki suçlar ve belirli idari para cezası gerektiren suçlar da Sulh Ceza Hakimliklerinin görev alanındadır.
5235 Sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca, kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller dışında kalan tüm dava ve işler Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından görülmektedir. 10 yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçlar ile ilgili ceza davalarına genellikle Asliye Ceza Mahkemeleri bakar.
Örneğin, yaralama, hırsızlık, tehdit, dolandırıcılık gibi suçlar genellikle Asliye Ceza Mahkemelerinin görev alanındadır.
5235 Sayılı Kanun’un 12. maddesine göre, 10 yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlar ve diğer ağır suçlarla ilgili ceza davaları Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından görülmektedir. Ağır Ceza Mahkemeleri, genellikle daha ciddi ve ağır suçlarla ilgilenir.
Örneğin, kasten adam öldürme, cinsel saldırı, terör suçları, yağma, uyuşturucu madde ticareti gibi suçlar Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına girer.
Ceza davalarında hangi mahkemenin görevli olduğunu belirlemek için, suçun tanımı ve cezasının yer aldığı ilgili kanun hükümleri dikkate alınır. Bu doğrultuda, suçun niteliği ve öngörülen ceza miktarına göre yukarıdaki mahkemelerden biri görevlendirilir.
Baltalı Hukuk Bürosu, ceza davaları konusunda deneyimli ve uzman kadrosu ile müvekkillerine ceza davalarında etkin bir şekilde hizmet vermektedir. Mahkeme sürecinin her aşamasında müvekkillerine danışmanlık yapar ve temsil hizmeti sunar.